Beklenmeyene Hazır Olmak

Beklenmeyene hazır olmanın sırrı, beklenmeyeni beklemek ve hazırlık yapmaktır
Şu anda Dünya çapında yaşanan salgın ve getirdiği karmaşa bir kez daha geleceğe hazırlanmak konusunda ne kadar yetersiz olduğumuzu ortaya koydu. Krizi ve salgını başarılı bir şekilde yöneten ülkeler olduğu gibi (ör. Tayvan, Vietnam) başta imajını korumak için saklamaya çalışan sonradan toparlayan da var (ör. Çin) tamamen yüzüne gözüne bulaştıran (İtalya, İran, eli kucağında ABD) da var. Fakat birinciliği sanırım herkesi enfekte etme seçimini bilinçli uygulayan Büyük Britanya alacak.
Sonuçları göreceğiz. Ama belkide sağ çıkamaz ve göremeyiz. Fakat görecek olan çoğunluk için şu noktaları bir kenara not etmekte fayda var. Normal dışı durumlara hazırlık normal şartlar için planlama kadar önemlidir. Yani başımıza gelecek iyi ama beklenmedik durumlara da hazırlık şarttır ama bu konuyu başka bir yazının konusu yapalım.
Beklemedik, olağan dışı ve kötü durumlar yani felaketler özel olarak ele alınması gereken durumlardır. Bunlarla ilgili olarak da üç aşamalı plan ve hazırlığa ihtiyaç vardır:
  1. 1. Felaket öncesi
Bir felaket (yangın, deprem, salgın hastalık, vb.) olmadan önce neler yapmalıyız? Felaketle mücadele eksiğimiz nedir? Yani kaç şiddetinde depreme dayanıklı bina, altyapı vb. kuracağız? Salgınla mücadele merkezimiz olacak? Kaç doktor, hemşire, şoför, vb. istihdam edeceğiz? Ne kadar araştırma bütçesi olacak? Hangi sıklıkla tatbikat yapacağız? Bilinçlendirme için ne kadar yayın saati satın alacağız? Bu liste uzayabilir. Fakat felaketten önce mümkünse felaketi hasarsız ve kayıpsız atlatmak için bir ön görüde bulunmamız gerekir. Daha sonra da bunu önce bir plana dönüştürüp ardından da bu planı uygulamalı ve durumunu düzenli olarak kontrol etmeliyiz. Felaket öncesi hazırlığımızda da doğru nitelikte girdilerden faydalanmalıyız. Yani nitelikli, yetkin insanlar, doğru malzeme, araç - gereç ve yeterli zaman ve para. Eğer bu aşama için planlarımız hazırsa bir sonraki aşamaya geçebiliriz. Bir örnek vermek gerekirse Apollo 11’in diğer görevlerin aya inişinden önce hem asıl mürettebat hem de yedek mürettebat 3.000 simüle iniş yapmıştı. Hemen her acil durum senaryosu defalarca tekrar edilmişti. Apollo 12’yi böyle bir senaryo kurtarmıştı. Yıldırım düşünce ana bilgisayarı kapanan araç tatbikatlarda içselleştirilmiş bir devre düzenlemesi ile yoluna devam etmişti.
2. Felaket Sırası
Felaket anında nasıl hareket edeceğiz? Yangına kim müdahale edecek? İtfaiye hangi durumda kim tarafından çağrılacak? Burada rolü olmayanlar olanlara nasıl köstek olmayacak? Liste uzatılabilir. Ama görevler ve sorumluluklar net olmalı, yazılı olarak ulaşılabilir yerlerde bulunmalıdır.
Çok daha detaylı ve kapsamlı örnekleri vardır ama örneğin kent içi raylı sistemlerde bir tren arızasında arızalanan aracın konumu ve hangi rayda olduğuna göre nerede normal işletim olacak? Nerede mekik işletimi olacak hatta yürüyen merdivenler nasıl işletileceke kadar uzanan müstakil planlar mevcuttur. Belgesel izleyenler de hatırlar, uçaklarda her bir acil durum için ayrı protokol mevcuttur ve tardımcı pilot klasörden ilgili sayfayı bulur ve bütün ayarlar buna göre yapılır.
3. Felaket Sonrası
Bu aşamayı iki parçaya ayırmakta fayda olabilir
3.a Felaketin Yaralarının Sarılması
Hastalara, yaralılara, hasar gören ekipmana nasıl müdahale edilir? Hangi hastaneler görevlendirilir? Hangi yollar açık tutulur? Kimler göreve çağrılır? İhtiyaç duyulan yedek kapasite nereden temin edilir? Telefon hatları, maskeler, internet bant genişliği, yangın söndürmek için su, iş makinası, bot, helikopter, vb. Liste çok uzayabilir. Hangi felaketleri düşündüğünüze göre liste çeşitlenir. Ama bu listenin hazır olması dışında ön görülen yedek kapasite ve yara sarma mobilizasyonuna dahil olan kişi ve ekipman yeterlilik açısından düzenli olarak kontrol edilmeli, yenilenmeli ve hazır tutulmalıdır.
Eğer depreme hazırlığınız yeterli sayıda ceset torbası depolamaksa veya mezar alanları hazırlamaksa bir problem olduğunu söyleyebiliriz. Ama bunun arkasında 1 ve 2. aşama için hazır olmamak olduğu da neredeyse kesindir.
3.b Normale Dönüş
Her şey olup bittikten sonra hayatı normale nasıl döndüreceksiniz? Hizmetler ne şekilde sürdürülecek? Yani virüs girdi ve bütün bilgileri kaybettiniz. Hangi yedekler nereden gelecek? İşletim sistemleri nereye nasıl kurulacak? Yedekler nasıl yüklenip işlere kaldığı yerden devam edeceksiniz? Kullanıcılar ve hizmetler nasıl eski haline getirilecek? Ve bu işlemler ne kadar sürcek?
Bu örneği daha zararsız bir yerden verelim dedik. Üstümüzde yeteri kadar felaket var, sizlerin içini daha da fazla karartmaya gerek yok. İşte bunların da bir planının ve kaynağının olması gerekiyor. Söylemeye gerek yok, bunun da tatbikatlarına ihtiyaç var.
Beklenmeyene hazır olmak konusunda çok yapılan yanlışlardan birisi de plan yapmakla yetinmektir. Planlama ve hazırlık iki farklı aşamadır. Doğru, üzerinde düşünülmüş, didik didik edilmiş bir plan hazırlanması çok güzel bir başarıdır ve aslında her planın geçmesi gereken doğal evrelerdir. Fakat bu plana uygun hazırlık yoksa ciddi bir probleminiz var: Felaket durumunda çok güzel bir planın yazılı olduğu klasörle öylece bakakalırsınız. Hazırlık aşamasında gerekli kaynakların tespiti, temini ve yukarıda çokça tekrar edildiği gibi tatbikat vb. yollarla hazır tutulması gerekir.
photo-1582140130027-ad96627bee68
İşte bu noktada bir başka sıkıntı başlar. Bu hazırlığın bir maliyeti vardır ve ortada ‘fol ve yumurta’ eksikliği varken bu maliyet birilerine sürekli batar. Her fırsatta bu batma hissinden kurtulmak isterler. ‘O kadar araca gerek var mı?’, ‘Bizim yeğen sürekli Survivor® izliyor, bu işi yapamaz mı?’, ‘Bizde öyle araba yok’, ‘şimdi bu adamlara bir de mesai mi ödeyeceğiz?’ gibi şikayetler başlar. Çoğumuzun evinde 40 TL’lik yangın söndürücü bile yok. Gereksiz yere para harcamayalım, yer kaplamasın diye. Planlar yazılı hale getirilmez, paylaşılmaz. Sorunca hereksin planı vardır ama kafasındadır. Panik halinde kendisinin bile hatırlayacağı yoktur ki, ailesinin zaten bilme şansı olmaz. Bu nedenle de panikle ve tepkisel davranışlar görürüz. 5 yılda bitiremeyeceği kolonyayı satın alır, tarihi geçmiş ilaçları saklar, öğrencileri yurttan atıp karantina merkezi yapar, delik çadırlardan çadır kent kurar. Duyan gelsin hesabı ile önüne gelen enkaza girer, çığ tehlikesi olan yerlerde iş makinaları çalışır.
Ayrıca da egoların savaşı başlar. ‘Benim dediğim olsun’ kavgaları alınabilecek önlemleri ya aldırmaz ya da geciktirir. Müzikal dille söylersek: kimse şarkı için çalmaz.
Siz siz olun en azından kendiniz için felaket planlarını yapın, kayıt altına alın, ilgilileri ile paylaşın ve uygulamaya hazır halde kalmaya dikkat edin.
Kurumsal olarak da ISO 22301’i kendinize rehber alabilirsiniz. IT için bir standart imajı varsa da her kurum ve sektör için doğru dersler içerir. Takıldığınız yerde işin uzmanına danışmaktan asla kaçmayın. Sonuçta söz konusu olan sizin ve sevdiklerinizin hayatı, mutluluğu, emeğiniz ve yatırımınızın korunması.
Son soru yaşamakta olduğumuz iklim krizini bu gözle ele aldığınızda ne görüyorsunuz?