Risk Değerlendirmede Sezgisellik Sorunu
6331 Sayılı İSG Yasası’nın maddelerinin yürürlüğe girmesiyle bir risk değerlendirme furyası başladı. Bir yanda uzmanlar ve OSGB’ler risk değerlendirme için kapı kapı dolaşırken bir yandan da ÇSGB özellikle küçük işletmeler için ardı ardına risk değerlendirme kılavuzları hazırlıyor.
Unutulmamalı ki, risk değerlendirmenin esas amacı bir organizasyonun gerçek risklerini ve bunların derecelerini belirlemektir. Bu yolla ciddi riskler üzerine gidilerek acı sonuçlardan kaçınılırken önemsiz risklere kaynak aktarımının önüne geçerek o orgaizasyonun verimliliğinin arttırılması sağlanır. Uzun lafın kısası risk değerlendirme bir pareto analizinin temel verilerini üretmek için yapılır.
Peki tüm bu çabalar ne kadar sağlıklı ilerliyor? Bu konuya birkaç seviyeden bakmak mümkün.
Öncelikle risk değerlendirme yapanlar ne kadar yetkin? Bu konuda yüreklere su serpecek bir cevap vermek mümkün değil. Risk değerlendirme, ağırlıklı olarak daha önce yapılmış olan örneklerin üzerinde ‘makyaj’ yöntemi ile adaptasyon (veya projeksiyon) adı altında yapılıyor. Değerlendirmeyi yapanlar bu örneklerin incelemenin yapıldığı tesisi, şirketi ne kadar yansıttığını çok da sorgulamıyorlar. Sonuç olarak değerlendirme sonucunda çıkan riskler gerçeği yansıtmayabiliyor.
Ardından sçilen yöntemlere geliyoruz. Kontrol listeleri incelenecek başlıkları sunarak kimi noktaların gözden kaçmasını veya değerlendirme dışı kalmasını engellemekle birlikte doğru - yanlış (0 - 1) metodu ile yapıldığı için risklerin gerçekten derecelendirmesi yapılamadığı için risk değerlendirmenin kanuni boyutu ötesinde çok da fayda sağlamamaktadır. Yani kaynakların yanlış noktalara harcanması ile aranızdaki tek engel uzmanın tecrübesi olabilir.
Siddet - Olasılık esaslı değerlendirmede ise bir hassasiyet problemi ortaya çıkar. Geçmişe dönük veri eksikliği nedeniyle olasılık büyük ölçüde sezgisel olarak hesaplandığından hesaplanmış risklerin gerçeği yansıtma olasılığı bir dağılımın sonucu olarak karşımıza çıkar. Ayrıca bu tip değerlendirmelerin statik olma riski de vardır. Hem genel bir sonuç verirler hem de kanuni bir zornululuk doğmadıkça yenilenmezler. Yani kaynakların noktasal olarak doğru noktalara aktarılmasında yine bir problem yaşanır.
Bu sıkıntıları aşma konusunda bizi en ileri götüren yöntem olarak 3T görünmektedir. Finlandiya kökenli bu yöntem önlem - (önlem sonucu) şiddet esaslı değerlendirmesi ile, özellikle de yetkin ellerde, objektif sonuçlar verirken soru listesi ile önemli konuların atlanmasının önüne geçer. Ayrıca inşaatlarda kat kat veya blok blok, imalathanelerde atölye atölye yapmak mümkündür. Ve hızlı bir yöntem olduğu için düzenli olarak tekrarlanabilir, sonuçlar kategorik veya zaman bazlı karşılaştırılabilir.
Çalışma Bakanlığı da (İSGİP) projesi dahilinde bu metodu inşaat ve metal imalat sanayileri için uyarladı. Biz de Günizi Kurumsal Eğitim Müh. Ltd. olarak metodu dokuma, bayilik/depolama ve site/apartman değerlendirmelerine de adapte ederek uygulamaya başladık. Bu yolla müşterilerimizin risklerini objektif ve etkin bir şekilde değerlendirirken hem kanuni açıdan bir sıkıntı yaşamamalarını sağlıyoruz hem de yukarıda da belirtildiği gibi kaynaklarını da etkin kullanmalarını sağlayarak rekabet güçlerini arttırmalarına da katkıda bulunuyoruz.
Unutmayın: Risk değerlendirme bir beklenen değer hesaplama yöntemidir. Kazaların vereceği zararı azaltmak ise öncelikle sizin elinizde.
Sizin de ihtiyaçlarınız bizimle kolay