Gazap Üzümleri
18/04/20 17:48
Yeni Normalin ne getireceği sıkça tartışılıyor. Fakat eskiyi getirmeyeceğinde hemfikiriz. Şunu sormak lazım: Eski derken hangi zamanı tarif ediyoruz?
Koronavirüs salgınının pandemiye dönüşmesi ile birlikte yaşamımızın her yönü etkilendi. Hemen her davranışımızda köklü değişimler yaşamaya başladık. Günlük hayatımızdan alışveriş alışkanlıklarımıza, kişisel ilişkilerimizden toplantı yapma metotlarımıza kadar yaşadığımız değişikliklerin bir bölümü kalıcı olacak gibi görünüyor.
Kimi değişimler elastik olurken kimisi ise plastik olarak gerçekleşiyor. Yani aldığı şekli koruyor. Dijital adaptasyonda 2025 hedeflerinin yakalandığı bu dönemde o alanda eskiye dönmeyeceğimiz kesin gibi. Zoom ve benzerleri kalıcı olacak. Fakat belki de düşündüğümüz sebeple değil.
Pandemi sonrası dünyada kesin olacağını söyleyebileceğimiz en garanti şey hemen tüm sektörlerin işleyişi aksadığı için eldeki paranın çok değerli olacağı. Bu da harcamaların çok ciddi eleklerden geçeceğini garanti ediyor. Ne kişiler ne de kuruluşlar gerçekten ihtiyaçları olduğunu düşünmedikleri hiç bir mal veya hizmete para ödemeyecekler.
Yukarıda resmini gördüğünüz kitap bir uzunca bir süre organizasyonel problemlerin çözümünde ciddi bir rehber olageldi. 2006 yılında yazılan ve bir all-star kadrosunu andıran makale sahipleri ile 1000 küsur sayfalık bir ‘magnum opus’ statüsündeydi. Fakat geçen zaman içinde, teknolojinin de ilerlemesi ile, bazı kısımları yavaş yavaş kullanışlılıktan çıkmaya başlamıştı. Korona sonrası dönemde ise en %40 hatta daha fazlasının nostaljik bir başvuru kaynağına dönüşmesi şiddetle muhtemel.
Çünkü Dünya korona sonrası ekonomik refleksleri ile depresyon sonrası dünyayı anımsatma potansiyelinde. Yani paranın aşırı değerli olması ve iş olanak ve şartlarındaki bozulma nedeniyle tüketim tercihlerinin ucuza yönelmesi beklenebilir. Bunun sonucu olarak 4K değil HD televizyon, tereyağlı değil sade simit, gerektiği metrekarede ofis gibi tercihlerle karşılaşırsak hiç şaşırmamız gerekiyor. 2000’lere değil, 1930’ların düşünce yapısına dönme durumundayız. Umarız onun sonrasına da dönmeyiz.
Kaliteyi bir ürünün müşteri beklentilerini karşılama oranı olarak tanımlıyoruz. Bu beklentiler ise teknik mükemmellik, fiyat, sorunsuzluk, yerindelik, zamanındalık, stil, imaj, vb. alt kategorilere ayrılabilir. Kişi ve kuruluşlar bunların tümünü istese de tercih kullanırken farklı oranlarda bir kokteyl yaparak tespit ettiği şartları en yüksek oranda karşılayana yönelir. Paranın kısıtlı olduğu dönemde sepette en büyük orana sahip olacak alt bileşeni tahmin etmek hiç de zor değil.
Zoom meselesine de böyle bakmak gerekiyor. İşin temelinde ekonomi ve zaman maliyetlerinde tasarruf var. Zoom karakteri altında simgeleştirdiğimiz ama temelde uzaktan birlikte çalışma platformları ile elde edilen asıl sonuç şöyle tanımlanabilir:
Bu kökten değişim aynı zamanda yeniden yapılanmanın kapsamlı ve disiplinler arası uyum ile yapılması da şart olacak. Yani aynen ‘Big Science’ projelerinde olduğu gibi kişilerin değil ekiplerin sonuç elde edebileceği bir döneme giriyoruz. İş yapma yöntemlerinin değişmesi iş yapanların sahip olması gereken yetenek setini değiştireceğinden eğitim içerik ve programları değişecek, ihtiyaç duyulan çalışan profili daha farklı olacaktır. Ekranda sedece göğüs hizası ve yukarısını gördüğünüz kişilerle ilgili beklentileriniz farklı olacaktır.
Bunun yanında uzmanlar yapay zeka ile yapılabilecek işlerin daha büyük oranda otomasyona gireceğini de ön görüyorlar. Yani sadece bilgi işleyen beyaz yakalıların işleri tehlikede olacak. Bu kişilere yeni ve geçerli yetenekler kazandırılması gerekecek. Ama bu başka bir yazının konusu.
Geçmiş bize gösteriyor ki, paranın kıt ve değerli olduğu zamanların kralı ucuzculardır. Sektörünüzde bunu yakalayabiliyor musunuz? Sektörünüzün, asgari kalite şartlarını karşılamak kaydıyla, en ucuzu olabiliyor musunuz? Bunu becerebiliyorsanız ne ala. Fakat bu konuda sıkıntınız varsa vakit kaybetmeden yetkin ekiplere sahip, ellerindeki araçlar çeşitli olan uzmanlara başvurmanız zorunlu. Yoksa size de yeni yetenekler kazandırmak zorunda kalabiliriz.
Kimi değişimler elastik olurken kimisi ise plastik olarak gerçekleşiyor. Yani aldığı şekli koruyor. Dijital adaptasyonda 2025 hedeflerinin yakalandığı bu dönemde o alanda eskiye dönmeyeceğimiz kesin gibi. Zoom ve benzerleri kalıcı olacak. Fakat belki de düşündüğümüz sebeple değil.
Pandemi sonrası dünyada kesin olacağını söyleyebileceğimiz en garanti şey hemen tüm sektörlerin işleyişi aksadığı için eldeki paranın çok değerli olacağı. Bu da harcamaların çok ciddi eleklerden geçeceğini garanti ediyor. Ne kişiler ne de kuruluşlar gerçekten ihtiyaçları olduğunu düşünmedikleri hiç bir mal veya hizmete para ödemeyecekler.
Yukarıda resmini gördüğünüz kitap bir uzunca bir süre organizasyonel problemlerin çözümünde ciddi bir rehber olageldi. 2006 yılında yazılan ve bir all-star kadrosunu andıran makale sahipleri ile 1000 küsur sayfalık bir ‘magnum opus’ statüsündeydi. Fakat geçen zaman içinde, teknolojinin de ilerlemesi ile, bazı kısımları yavaş yavaş kullanışlılıktan çıkmaya başlamıştı. Korona sonrası dönemde ise en %40 hatta daha fazlasının nostaljik bir başvuru kaynağına dönüşmesi şiddetle muhtemel.
Çünkü Dünya korona sonrası ekonomik refleksleri ile depresyon sonrası dünyayı anımsatma potansiyelinde. Yani paranın aşırı değerli olması ve iş olanak ve şartlarındaki bozulma nedeniyle tüketim tercihlerinin ucuza yönelmesi beklenebilir. Bunun sonucu olarak 4K değil HD televizyon, tereyağlı değil sade simit, gerektiği metrekarede ofis gibi tercihlerle karşılaşırsak hiç şaşırmamız gerekiyor. 2000’lere değil, 1930’ların düşünce yapısına dönme durumundayız. Umarız onun sonrasına da dönmeyiz.
Kaliteyi bir ürünün müşteri beklentilerini karşılama oranı olarak tanımlıyoruz. Bu beklentiler ise teknik mükemmellik, fiyat, sorunsuzluk, yerindelik, zamanındalık, stil, imaj, vb. alt kategorilere ayrılabilir. Kişi ve kuruluşlar bunların tümünü istese de tercih kullanırken farklı oranlarda bir kokteyl yaparak tespit ettiği şartları en yüksek oranda karşılayana yönelir. Paranın kısıtlı olduğu dönemde sepette en büyük orana sahip olacak alt bileşeni tahmin etmek hiç de zor değil.
Zoom meselesine de böyle bakmak gerekiyor. İşin temelinde ekonomi ve zaman maliyetlerinde tasarruf var. Zoom karakteri altında simgeleştirdiğimiz ama temelde uzaktan birlikte çalışma platformları ile elde edilen asıl sonuç şöyle tanımlanabilir:
- Hijyen endişeleri nedeniyle insanların sosyal mesafeyi hatta daha fazlasını koruma şansını yakalaması
- Seyahat ihtiyacının ortadan kalkması
- Konaklama ihtiyacının ortadan kalkması (özellikle ayırdık çünkü konaklama ve seyahat ile eklenik olmak zorunda değil)
- Toplantı alan ve ekipmanına ihtiyacın ortadan kalkması
- Toplantı alan ve ekipmanına ait aydınlatma, ısıtma, kira vb. maliyetlerin ortadan kalkması
- Kişisel temas olmamasından dolayı zamanın daha verimli kullanılması
- Toplantı anındaki tüketilen gıda vb. maliyetlerinin ortadan kalkması
Bu kökten değişim aynı zamanda yeniden yapılanmanın kapsamlı ve disiplinler arası uyum ile yapılması da şart olacak. Yani aynen ‘Big Science’ projelerinde olduğu gibi kişilerin değil ekiplerin sonuç elde edebileceği bir döneme giriyoruz. İş yapma yöntemlerinin değişmesi iş yapanların sahip olması gereken yetenek setini değiştireceğinden eğitim içerik ve programları değişecek, ihtiyaç duyulan çalışan profili daha farklı olacaktır. Ekranda sedece göğüs hizası ve yukarısını gördüğünüz kişilerle ilgili beklentileriniz farklı olacaktır.
Bunun yanında uzmanlar yapay zeka ile yapılabilecek işlerin daha büyük oranda otomasyona gireceğini de ön görüyorlar. Yani sadece bilgi işleyen beyaz yakalıların işleri tehlikede olacak. Bu kişilere yeni ve geçerli yetenekler kazandırılması gerekecek. Ama bu başka bir yazının konusu.
Geçmiş bize gösteriyor ki, paranın kıt ve değerli olduğu zamanların kralı ucuzculardır. Sektörünüzde bunu yakalayabiliyor musunuz? Sektörünüzün, asgari kalite şartlarını karşılamak kaydıyla, en ucuzu olabiliyor musunuz? Bunu becerebiliyorsanız ne ala. Fakat bu konuda sıkıntınız varsa vakit kaybetmeden yetkin ekiplere sahip, ellerindeki araçlar çeşitli olan uzmanlara başvurmanız zorunlu. Yoksa size de yeni yetenekler kazandırmak zorunda kalabiliriz.